6 Ekim 2012 Cumartesi

Zeus

     Mitoloji  zamanından günümüze gelen masalımsı anlatımı ile kendilerini Tanrı ilan eden insanların hikayesi...günümüz filmlerine konu olan tarihte doğaüstü zamanları anlatan mitolojimizn baş kahramanı Zeus'dur.
    Zeus birkaç numara ile dönem insanını kandırmış kendini Tanrı ilan etmiş kesin pigme boyunda olan Zeusumuz çocukluğunda itilip kakılmanın verdiği duygu ile kimden öğrendiğini bilmediğim numaraları öğrenip gösteriş yapmış .:)
    Neler mi yapmış ışın silahını kim onun eline verdiyse oraya buraya şimşek atarım diye korkutmuş, birde bu garibime hiç bir kadın yüz vermeyince hipnoz yeteneği ile kocaları gibi görünmüş uzakta olan savaşa giden kocaların yerine geçmiş ...
  Tipik bir insan davranışı eline güç verince Tanrıda ilan eder kendini Peygamberde:P
         Yinede en sevdiğim film konuları mitolojiyi ele alan filmler insanın hayal gücünü besliyor Aresin savaşma dürtüsü Hadesin kendini ölüler krallığının Tanrısı ilan etmesi.
   Birde en komik Tanrı Eros elinde ok ve yayı ile kendine aşkı  misyon edinmiş:) kıçına ok yiyenin aşık olduğu nerede görülmüş..
        masal dünyası bu işte ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken bunu yapabiliyorsam bu mitolojik kahramanlarımız kim bilir neler yapar:)
      

3 Ağustos 2012 Cuma

Akıldan çıkmayanlar...


               Bu günlerde ülkemiz ve insanlarımız sanki sınavdan geçiyor,her bir köşesi bizleri üzen haberlerle çalkalanıyor, gün yok ki her gün şehit, kaza karışıklık vb. haberler..
               Kutsal atfeddiğimiz her şeyimize bir saldırıdır gidiyor, son yıllarda Atatürk'ümüze yapılan sözlü saldırıların sonu yok gibi:(
               Tarihimizi bilmeden , kitap okumayarak kulaktan dolma sözler sarfeden insanların birde yazılı belgeler ile bunu desteklemeye çalışmaları,ülkeyi nasıl bir ortama çekmeye çalıştıklarının göstergesi.
              Şehit haberlerinin yanında komşu ülkelerimizin iç karışıklığı bize yansıması çok olumsuz,küçük bir kıvılcım ortalığın karışmasına bahane olur,1.Dünya savaşına nasıl girdiğimiz aklıma geldikçe ;her şeyin mümkün olacağını unutmamalıyız,umarım bu zor zamanlarda soğukkanlılığımızı kaybetmeyiz,ülke yöneticileride akılcı politikalar üretip bölgede olacak bir savaşı inş. engel olur.
             Hep söyleriz parçalanmamızı isteyen ülkeler var diye, bu tehlikenin varlığı artık günümüz olaylarından fazlası ile anlaşılıyor son 30 yıldır terörü musallat edenler maskelerini indirdi, gerçek yüzlerini  gösterdiler meclisimizde dahi terörist varsa şöyle bir durup düşünmeliyiz hangi ülkede bu olur diye..
             Kenetlenip milletçe kararlıkla, her türlü şer oyunlara izin vermeyelim.....
               Umut hep içimizde olsun ..

18 Haziran 2012 Pazartesi

benim masalım:)

          Maharetli ellerin çizdiği bir resim ressam Tuncay Takmaz'ın , çizgisi ile konuşan , renkleri ile kulağınıza umut sözleri fısıldayan bir resim...Çocukluğunuzun masallarına götüren , bir tuvalde  her karesinde bir macerayı koşan, hayatının başrolü sensin diye haykıran bir güzellik:)
                    Umutsuzluk yok bakmasını bilirsen hayatı, senindir büyük ödül,
                     Geçmişi özlem duyarsın geleceğe bakarsın,
                     Küçük şeylerdir beni mutlu eden , benim  hikayem dir en büyük hazinem:)  uçan balıkların, konuşan gözlerin:)  cesur kahramanlarım sihirli sözlerim sığınağım düşlerim:) işte benim masalım...

                     
                 




umarım yazdıklarımı  seversiniz:)








                      

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Geçmişe özlem

      Geçmişimizi, anılarımızı özlemle anarız, hayalimizde yer etmişlerdir küçük dokunuşlar gibi içimizdedir. Geleceği şekillendiremediğimiz  gözümüzün önüne getirmediğimiz için de geçmişi anar ve düşünürüz,  bu özlem hep geçmiş ile ilgilidir..

        Kim bilir belkide korkumuz geleceği düşünürken bizi  daha çok ele geçirir.. Anılarımızı çocukluğumuzu yıllar üzerini örtemez hatıralarımızda saklıdır; neşemiz, üzüntümüz..
     Umutlarımız hep canlıdır geleceğe dair, budur belki hayata bağlanma sebebimiz birde müziktir bizlerin ruhunu besleyen, 80 li yıllardan kalma bu film müziğini hiç unutmam çocukken duyduğumda kulağıma bu kadar yer edeceği her dinlediğimde çocukluğumu hatırlatır ...
   http://www.youtube.com/watch?v=bSlBMWi-mp8 


                

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Eyvah Sütler bozuk çıktı

                Süt büyüme çağında çocuklarımızın içmesi gereken temel besinlerden birisi,İktidarın yeni bir uygulama ile ilkokul çocuklarımıza bu temel besini her gün dağıtmaya karar veriyor.
               Taktir edilecek bir uygulama, her gün içilecek bir bardak süt çocuklara faydası olur, ihaleler yapıldı ve ilk dağıtım ülke genelinde yapıldı...
               Sabah ise ilk haberler gelmeye başladı sütten zehirlenen çocuklar diye, burada ilk düşüncem ihaleye katılan ve kazanan şirketlerin dağıtım yaparken işlerini önemsemedikleri idi, ama gün boyunca Vali ve Bakanların ve devleti yönetenlerin komik açıklamaları ile gündeme düşen sözlerindeki alay..

       Arınçın aşırı süt dozu rahatsızlığı yok valinin bünyeleri kaldırmadı demeleri, bir kaç yerde olsa amenna ama nerdeyse ülke genelinde olması ...
       Koruma psikolojisi ile şirketlerin yaptıkları hataları örtbas etmeye çalışmalarını görmekten bıktım, burada suçlanması gereken şirketlerin sorumsuzluğu bunu tespit edip cezalandırmak ve kontrol etmek sizin göreviniz, kimse bu ülkenin sağlığı ile  oynayıp zengin olamaz...

28 Nisan 2012 Cumartesi

Öfke

            Karşımızdaki insanı istediğimiz şekle sokamayınca bir öfke,
            Kadını istediği şekle sokamayan bir erkeğin her durumda kadını suçlu görmesi, öfkesini kontrol edemeyip yaşamaya hakkı yoktur diyerek hayatına son vermesi..
            öfkenin kontrolünde olan bir toplum olduk,
            Fikir ayrılıklarının olduğu yerde bir öfkedir almış başını gidiyor..
            Takım tutarken dahi karşı takıma verilen tepki de de öfkenin elindeyiz.
             Çocuklarını terbiye ettiğini düşünen bir ailenin evladına uyguladığı şiddet..
            Öfke her an içimizde...

                       


15 Nisan 2012 Pazar

Beklemek

      Hiç günün bitmeyeceği hissi ile bir gün geçirdiniz mi?
     Sabahtan akşama  labirentin içindeymiş gibi aynı şeyleri tekrarladım.

                Doktor sayısının az hasta sayısının yüksek olduğu bir ülkede beklemek normal ...Yıllardır . çocuk yapın diyen bir yönetimin, Tıp Fakültesi ve diğer sağlık personelinin yetiştirilmesinde yetersiz kalır..
       Sağlık sektöründeki yetersiz personel desteğini ithal sağlık personeli ile çözüm arayışını samimi bulmuyorum..
Yıllardır siz neler yapıyorsunuz diye sorulmaz mı?
   Çözümün yeterli alt yapının sağlanıp gençlerimizi eğitmekten geçer, basit bir hesaplama ile gelecekte şu kadar personele ihtiyaç vardır diyerek bölümlere yetenekli öğrenciler alınabilir..
           Her hangi bir kurum içinde bu geçerli yıllardır atamasını bekleyen öğretmen adayı gençlerimizin de fakültelerden mezun olurken  ve fakülteye girişlerinde ihtiyaç sayısına göre alımların yapılması gerekir ... problemler yeter ki çözülmek istensin, çözüm bulunacaktır..
       
         

     

23 Mart 2012 Cuma

ekşili topalaklar




                                        ekşili topalak))
                                         Malzeme
                                         250 gr kıyma
                                        1 baş soğan 
                                         1 yumurta 
                                         1 bardak ve fazlası un
                                           tuz karabiber

                                       patates 2-3 adet
                                       1 kaşık salça 
                                       yağ 2yada 3 kaşık


                                  Yapılışı Geniş bir kaba soğanı rendeleyin, kıymayı kırdığınız bir yumurtayı tuzu karabiberi karıştırın , üzerine un koyun yumuşak hamur kıvamında yoğurun ne sert nede yumuşak bir hamur kıvamına getirin
                                  Küçük yuvarlak toplar halinde şekiller yapın zemini un kaplı bir tepsiye koyun, maksat yapılan topların yapışmaması..

   Pişmeye hazır durumdaki toplarımız:) 
    derin bir tencere ye yağı kaoyup bir kaşık salçayı hafifçe kavurun küp olarak doğradığınız patatesleri atın üzerine su koyun 1-2 litre arası yeterli olur, kaynamaya başlayınca hazırladığınız topları tek tek koyun( koarken karıştırın korkmayın parçalanmaz) hepsini kattıktan sonra kaynatın patatesler pişince ocaktan alın.. 
       püf nokta:) unlu olduğu için toplar kaynarken suyunu çekebilir yemek o zaman üzerine biraz su ekleyip kaynamasını devam ettirebilirsiniz tuzu ve baharatı damak tadınıza göre ayarlayın:) 
    

Portakallı toplar

   Portakallı toplar:)            

                                                      Malzeme
                                   4-5 det portakalın kabukları
                                bir paket  bisküvi (istediğiniz bisküvi olur)
                                yarım bardak toz şeker
                                 Hindistan cevizi

   Yapılışı:) Yediğimiz portakal kabuklarını küçük küp şeklinde doğrayın, 4yada 5 kez kaynatıp süzün tekrar yıkayın tekrar kaynatarak portakal kabuğunun acısını yok edinceye kadar bunu tekrarlayın..
        Haşlanmış süzülmüş portakal kabuklarını bir tencerenin içine alın üzerine toz şekeri koyun suyu çekinceye kadar kısık ateşte pişirin .. bir kapta ufalanmış bisküvileri hazırlayın ,pişen şekerini ve suyunu içine çekmiş portakal kabuğunu içine atın kaşık yardımı ile karıştırın.
     Elinizle de yoğurduğunuz harçtan küçük parçalar alıp top haline getirin hindistan cevizi dökülmüş tabağın içinde altı üstüne hindistan cevizine bulayın...

               Servise hazır, çocukların seveceği küçük şekerlemeler Afiyet olsun
          

14 Şubat 2012 Salı

annelik

  Küçük kızım:)


    Daha düne kadar küçük, sevimli yaramazlıkları ile annesini bıktıran çocuklarımız; bir bakmışsınız çok çabuk büyümüş :) Sevgi ile üzerine titrediğimiz yavrularımıza hayatın tüm kötülüklerinden korumaya çalışırız..
      Hasta olmalarına canlarının acımasına katlanamayız.Hemen kendimizi suçlarız nerede yanlış yaptım da bu oldu diye..
   Anne ve Baba olmak demek karşılıksız sevmek demek..
                     Bu fotoğrafı kızım 2 yaşında iken çekmiştik nerede bir köpek kedi görse kucağına almaya çalışırdı ..Tavukları kovalardı arkalarından yumurtanızı verin diye bağırarak...
                 Oğlumda tıpkı ablası gibi hayvanları sever, ikisininde en gurur duyduğum tarafları hayvan sevgileri..
 Mutlu bir çocukluk gelecekteki sağlıklı neslin oluşmasında en büyük etken...

        Çocuklarımız her şeyimiz...